5 Temmuz 2009 Pazar

HAREKETİN KÖKENİ: HİTLER'E MUHALEFET

“İki milyon Alman, ya Gestapo hücrelerinde tutulmuştur ya da halen tutulmaktadır. Bu iki milyonun içerisinde ebeveynler, eşler ve çocuklar vardır. Bir başka deyişle, on milyon insan, Hitler yüzünden acı çekmektedir…

Almanlar’ın Führer’e bağlılık istedikleri söyleniyor… Hayır!... Almanlar, bir Alman Devrimi istiyor… Ülkelerinde özgürlük… Dünya’da özgürlük… Almanya’da barış, Avrupa’da barış ve Dünya’da barış istiyorlar.”
Otto Strasser, Hitler ve Ben (1940)

Burjuvazinin ve Hakim İdeolojinin güdümündeki basın, Faşizm ve Nasyonal Sosyalizmini kendi çıkarları doğrultusunda ve tamamen “yanlış olarak”; nefret dolu ve şiddet yanlısı ideolojiler olarak tanımlama yolunu tutmuştur. Siyonist yazarlar, bu tanımlamalara sanki bütün Almanlar nefret dolu ve Yahudi düşmanı kişilermiş havası da vererek, yalan yanlış bu propaganda kampanyasını yoğunlaştırmışlar; sadece o dönemi yaşayan Almanları değil, onların çocuklarını da “Muhtemelen olmamış” bir katliam için cezalandırma yoluna gitmişlerdir.


Bir takım Marsist ve Troçkistlerce de desteklenen bu temelsiz, ırkçı ve etnik nefret dolu karalamalar; 20. yüzyıl başlarında Avrupa’da ortaya çıkmış, Kapitalizm ve Komünizm karşıtı Sosyalist Hareketin anlaşılmasına engel olmuştur.
Bu cehalet ise, 21. yüzyıl başlarına kadar; gerek Kapitalizmin gerekse, Komünizmin rakipsiz kalmasına ve insanların, biri sömürücü diğeri kısıtlayıcı iki düzen arasında sıkışmasına sebep olmuştur.


Bu yüzden bütün Avrupa, tıpkı bir virüs gibi Kapitalizm ve Komünizm tarafından kuşatılmışken, Avrupa’nın en iyi beyinleri Üçüncü bir Yol arayışına girmişlerdi.
Alman Nasyonal Sosyalizminin Sol kanadını temsil eden Otto Strasser’in ve Mussolini’ye karşı gelen Julius Evola gibi isimlerin tasfiyesi ve fikirlerinin yasaklanması ise uzun süre 3. Yol’un politika sahnesinde ortaya çıkışını engelledi.

Ta ki, bugüne kadar!

Sovyet Komünizminin çöküşü ve ABD Emperyalizminin tökezlemesi ve ideolojik boşluğu, dünya çapında düşünürlerin alternatif teorileri yeniden incelemesine olanak sağladı.
Bugün bu akım, Küreselleşme yanlılarının suratında bir tokat gibi patlıyor.

Ufukta belirmeye başlayan İslam Karşıtı Siyonist 3. Dünya Savaşı ve ABD hükümetinin, halkla kitleleriyle ilişkisini kesmesi ve halkının anti emperyalist söylemlerine daha fazla kulak tıkaması ise bu Doktrinin (Üçüncü Yol) önemini daha da arttırıyor.