5 Temmuz 2009 Pazar

ÜÇÜNCÜ YOL

SOL’UN VE SAĞI’IN ÖTESİNDE

ANTI-GLOBALIST DİRENİŞ: SOL’UN VE SAĞI’IN ÖTESİNDE
BİR TREND, YENİ PARADİGMA VE YENİ PARADİGMAYI
DEVRİMCİ MÜCADELE İÇİNDE TANIMLAMAK

Rus Günlük Gazetesi Pravda’dan alınmıştır.

"Eğer ben size 'Dünyanınbir avuç kapitalist ve Büyük Sermaye tarafından yönetildiğini söylersem bana Solcu dersiniz. Ama bu kapitalistlerin ve Büyük Sermaye Sahiplerinin kimler olduğunu söylersem, o zamanda bana Faşist' dersiniz”. Afgan SAvaşı karşıtı böyle diyor Pravda muhabirine.

Bu genç, son yıllarda dünya çapında yükselmekte olan bir akımın temsilcisi. Bu akım: sosyalizm, aşırı sağ milliyetçilik ve özgürlükçü akımların bir karışımı.
Sağı ve Solu birleştiren, Anti-Kapitalist ve Küreselleşme karşıtı bir akım, bir sentez.
Sosyal Milliyetçilik veya Milliyetçi Boşevizm de denilen bu Hareket, bugün hızla gelişen Küreselleşme karşıtı akımların başında geliyor.

Ancak Büyük/Küresel Sermaye ve Liberalizm yanlısı yazarlar bu yeni ideolojiyi karalamak ve önünü kesmek için yalan ve iftira kampanyaları düzenliyor: Faşist damgası vurmaya kalkıyorlar.

HAREKETİN KÖKENİ: HİTLER'E MUHALEFET

“İki milyon Alman, ya Gestapo hücrelerinde tutulmuştur ya da halen tutulmaktadır. Bu iki milyonun içerisinde ebeveynler, eşler ve çocuklar vardır. Bir başka deyişle, on milyon insan, Hitler yüzünden acı çekmektedir…

Almanlar’ın Führer’e bağlılık istedikleri söyleniyor… Hayır!... Almanlar, bir Alman Devrimi istiyor… Ülkelerinde özgürlük… Dünya’da özgürlük… Almanya’da barış, Avrupa’da barış ve Dünya’da barış istiyorlar.”
Otto Strasser, Hitler ve Ben (1940)

Burjuvazinin ve Hakim İdeolojinin güdümündeki basın, Faşizm ve Nasyonal Sosyalizmini kendi çıkarları doğrultusunda ve tamamen “yanlış olarak”; nefret dolu ve şiddet yanlısı ideolojiler olarak tanımlama yolunu tutmuştur. Siyonist yazarlar, bu tanımlamalara sanki bütün Almanlar nefret dolu ve Yahudi düşmanı kişilermiş havası da vererek, yalan yanlış bu propaganda kampanyasını yoğunlaştırmışlar; sadece o dönemi yaşayan Almanları değil, onların çocuklarını da “Muhtemelen olmamış” bir katliam için cezalandırma yoluna gitmişlerdir.


Bir takım Marsist ve Troçkistlerce de desteklenen bu temelsiz, ırkçı ve etnik nefret dolu karalamalar; 20. yüzyıl başlarında Avrupa’da ortaya çıkmış, Kapitalizm ve Komünizm karşıtı Sosyalist Hareketin anlaşılmasına engel olmuştur.
Bu cehalet ise, 21. yüzyıl başlarına kadar; gerek Kapitalizmin gerekse, Komünizmin rakipsiz kalmasına ve insanların, biri sömürücü diğeri kısıtlayıcı iki düzen arasında sıkışmasına sebep olmuştur.


Bu yüzden bütün Avrupa, tıpkı bir virüs gibi Kapitalizm ve Komünizm tarafından kuşatılmışken, Avrupa’nın en iyi beyinleri Üçüncü bir Yol arayışına girmişlerdi.
Alman Nasyonal Sosyalizminin Sol kanadını temsil eden Otto Strasser’in ve Mussolini’ye karşı gelen Julius Evola gibi isimlerin tasfiyesi ve fikirlerinin yasaklanması ise uzun süre 3. Yol’un politika sahnesinde ortaya çıkışını engelledi.

Ta ki, bugüne kadar!

Sovyet Komünizminin çöküşü ve ABD Emperyalizminin tökezlemesi ve ideolojik boşluğu, dünya çapında düşünürlerin alternatif teorileri yeniden incelemesine olanak sağladı.
Bugün bu akım, Küreselleşme yanlılarının suratında bir tokat gibi patlıyor.

Ufukta belirmeye başlayan İslam Karşıtı Siyonist 3. Dünya Savaşı ve ABD hükümetinin, halkla kitleleriyle ilişkisini kesmesi ve halkının anti emperyalist söylemlerine daha fazla kulak tıkaması ise bu Doktrinin (Üçüncü Yol) önemini daha da arttırıyor.

KARA CEPHE


"Sizin aşırı fikirleriniz ... sadece Nasyonal Sosyalizm’in misyonu ile çelişkili olmakla kalmıyor ... Almanlar arasında ayrılık tohumlarına neden oluyor.” Otto Strasser

"Siz, Liberalizm’den bahsediyorsunuz… Oysa devrim, ne ekonomik, ne politik, ne de sosyaldir.
Sadece tek bir devrim vardır; o da ırksaldır ve her zaman daaynı olacaktır ...” Adolf Hitler
Nazi Partisinden Sosyalistlerin tasfiye edildiği Kongre Tutanaklarından (4 Temmuz, 1930)

1933 yılında, Nasyonal Sosyalist Hareket içerisinde iki akım vardı:
İlki, başını Herman Goering’in çektiği ve Alman-Prusya aristokrasisi ve Alman ağır sanayi sahiplerince desteklenen sağ kanat;
İkinci akım ise, başını Otto Strasser’in çektiği, Alman Özgürlük Cephesi veya Kara Cephe olarak da bilinen ve sosyalistlerden oluşan sol kanat.
Bu grubun fikirleri sadece S.A’lar (Nazi Hücüm Kıtaları) arasında değil, S.A kurmayı arasında da geniş çeplı destek buluyordu. Hatta bu akımın en güçlü destekçilerinden biri de, ekonomide sosyalizme, devlet kontrolüne ve kamşlaştırmaya taraftar olan Ernst Roehm’di.

Aralarındaki fark hiç de önemsiz değildi.
Sağ kanat sadece Ulusal çıkarlar aleyhinde faaliyet gösterenlerin ya da Nazi karşıtları ve Yahudilere ait sanayi kollarının devletleştirilmesi taraftarıydı.
Sol kanat ise sanayi tesislerinin, sahiplerinin Nazi yandaşı veya karşıtı olduğuna bakılmaksızın kamulaştırılmasını ve büyük toprakların da kamulaştırılarak çiftçilere dağıtılmasını savunuyordu.

İkisinin de milliyetçilik anlayışları farklıydı.
Hitler ve yandaşları koyu bir Alman milliyetçilisi ve Versay’ın intikamının alınması taraftarı idi.
Strasser ve taraftarları ise, yine Alman milliyetçisi olmakla beraber; aynı zamanda da Avrupa milliyetçisi ve Avrupa Irkçısı idiler. Herhangi bir şekilde savaş fikrine karşıydılar.

Strasser ve Hitler, devletin yönetimi konusunda da ayrılıyorlardı.

Hitler’in elinde devlet, egemen sınıfların eliyle yönetilir olmuştu.
Strasser ise devletin egemen sınıfların değil, milletin çıkarı gözetilerek yönetilmesi ve çalışan sınıfın özel ve ekonomik hayatlarında bağımsız olması gerektiğini savunuyordu. Ona göre devlet bir şirket gibi yönetilemezdi ve asıl egemen sınıfların değil, halkın mutluluğuydu.

Bu sebeple Nasyonal Sosyalizmi sadece Hitler’in fikirleriyle tanımlamak yanlıştır. Gerçekte iki tane Nasyonal Sosyalist anlayış mevcuttur.
Strasser, büyük sermayeye karşı sendikaları destekleyen, büyük mülkleri devletleştiren, barışçıl bir uluslarası politika savunan devletçi bir sosyalizmi hayal etmekteydi.

Nitekim, bir süre sonra, NSDAP’ın iki kanadı arasındaki farklılıklar bir süre sonra çatışmaya dönüştü.


Sonunda, 4 Temmuz 1930, Otto Strasser ve yandaşları Nazi partisininden ayrıldılar. Bu haberi, Strasser’in gazetesi olan Der Nationale Sozialist (Ulusal Sosyalist)’te aynı günde “Sosyalistler Nazi Partisini Terk Ediyorlar” diye bir başmakale yayımlayarak duyurdu.
Bu kanadın Milis gücünü temsil eden S.A’nın tasfiyesi için ise 3 yıl daha geçmesi ve Ulusal Sosyalist İhtilal taleplerinin iyice yükselmesi gerekecekti.

RADİKAL GELENEKÇİLİK VE DİN


“Emperyalizm ... yüzlerce veya binlerce yıldır var ve bir o kadar daha devam edebilir ... Cesetler, şekilsiz ve ruhsuz kitleler, büyük bir tarihten arta kalan ve sonu sembolize eden bir artık yığını...

Bu bireylerin bilinçli olacak, bütün sınıfların ve hatta halkların bilinçli bir seçimi değildir.
Bu bedeli yüksek bir lanete eğilimdir. Bu, insanı yönlendiren ve kullanan şeytani bir şeydir...." Oswald Spengler, Batı'nın Reddi

Otto Strasser, Julius Evola, Oswald Spengler ve sonra da Francis Parker Yockey gibi filozoflar, ruhsal ve felsefik temelleri olan, Avrupa ve Avrasya’nın kültürel ruhunu yeniden canlandıracak ve Avrupa halkının ve medeniyetinin yenilenmesini sağlayacak yeni bir ahlaki-tarihsel hareketinin temellerini atmak istiyorlardı.

Bu paradigmanın altında yatan fikir, kültürlerin ve toplumların da insanlar gibi doğup, gelişip ölmeleri gerçeğiydi. Elbette her organizmda olduğu gibi, kültür ve uygarlıkları yok eden de, bünyeye sızmış bozuk unsurlar ve mikroplardı.


Organizmalar gibi, insan toplulukları, kültürler, uygarlıklar ve uluslar da, fikri malzemenin bozukluğu ile, dünyayı dönüştürme olanaklarını kaybediyor, bu ise çöküşü getiriyordu.

Evola ve taraftarları, Hristiyanlığın ve Semitik kültürlerin (Yahudi-Arap) içerisindeki aşırılıkları, Avrupa ve Avrasya insanının kültürel dokusuna sızmış“yabancı kültürler” olarak görüyor ve reddediyorlardı.

Onlara göre, Hristiyanlık, İslamiyet, Yahudilik, Budizm vs. hepsi de aynı Tanrı’ya olan inancın farklı şekillerde ifadesinden başka bir şey değildi.

Bazı Üçüncü Yolcular bunu “Bir insan istediği inancı benimseyebilir ve ona göre yaşayabilir ve onun doğrusu da en az diğerlerininki kadar gerçektir” yargısına kadar vardırdılar.

ZAMANIMIZDAKİ TARİH

"Amerika ... tamamen Avrupa geleneğine ters düşen bir uygarlık yarattı. Dinin yerine kârı ve üretimi koydu. Bu düzende her şey büyük miktarda sanayi üretimine dayalı, mekanik ve kârın en yüce değer olduğu.. Her türlü altyapıdan, ahlaktan, doğadan, iç ışıktan, ruhtan ve doğadan tamamen kopuk bir toplumsal düzen inşa etti " Julius Evola, Modern Dünya’ya İsyan

Bugün Üçüncü Yol yeniden doğumununda, eski aşırı milliyetçi hareketlerin evrim geçirmesi ve yeniden yapılanmasının önemli bir yeri vardır.

Ulusal Cephe, 1967 yılında Irkı Korumda Derneği, ve Britanya Ulusal Derneği gibi aşırı sağcı İngiliz örgütlerinin birleşmesiyle kuruldu.
Hareket, 1970’ler boyunca göçün yanı sıra, komünizm ve Yahudi karşıtı faaliyetler gösterdi.
1980’lere gelindiğinde ise Parti, saldırgan Irkçılığı bırakarak savunmacı ve korumacı bir Irkçılığa yönelirken, farklı kültürlere de -ilkel özellikler taşımamak şartı ile: kadın sünneti, töre cinayeti vs.- daha açık fikirli ve hoşgörülü yaklaşmaya başladı.

Hareketin eski bir üyesi olan Troy Southgate Partinin; “1984-1985 yıllarına gelindiğinde ise Organizasyon, Louis Farrakhan’ın İslam Ulusu, Uluslararası Pan Afrika Hareketi gibi gruplarla temas içinde olduğunu ve hatta ABD emperyalizmine karşı İran’ı desteklediğini” söylüyor.
Ancak Parti içindeki bu değişiklik, oldukça uzun ve tartışmalı bir sürecin sonucuydu. Bu süreç sonunda Hareket ikiye bölündü ve Ulusal Cephe’den ayrılanlar, Britanya Ulusal Cephesi’ni kurdurlar.

1989-1992 yıllarında ise uluslar arası Üçüncü Yol Hareketi aşırı sosyalist söylemleri bırakarak Sosyal Demokrasi ve Faşist Korporasyonizm arası bir çizgiye geçti. İtalya’da Foza Italy (Haydi İtalya-Eski iktidar ortağı), Almanya’da National Democrat Party (Ulusal Demokrasi Partisi) gibi gruplarla birleşti. İskoçya’dan, Galler’e, Rusya’ya, Romanya’ya, Meksika’ya ve hatta Amerika Birleşik Devletlere kadar yayıldı.


Bütün bu Parti veya gruplar, içlerinde değişik oranda milliyetçilikten ve sosyalizm barındıran Hareketler olmakla birlikte, hepsinin ortak noktası anti- kapitalist ve anti-küreselleşmeci oluşları.

Bu Hareketler içerisinde en göze çarpanı ise Rus Federasyonu Komünist Partisi (R.F.K.P). Rus milliyetçiliği fikrinin üyeleri arasında oldukça yaygın olduğu bu parti de, eski Enternasyonalist ve Komünist görüşlerini terk ederek “Ulusal Komünizm” anlayışını benimsedi.
Rusya Federasyonu Komünist Partisi (R.F.K.P), şu anda ulusal parlamento ve Duma’nın yanı sıra bir çok Eyalette de iktidar partisi hariç en büyük çoğunluğa sahip parti konumundadır.

ÜÇÜNCÜ YOL VE İSLAM

Üçüncü Yol Hareketi'nin kurucularından Julius Evola, Modern Dünya’ya İsyan da, Üçüncü Yol Hareketi ile anti-Siyonist Cephenin ve Arap Ulusal Hareketleriyle güçlü bir bağ kuruyor ve ABD-İsrail zulmünü ve işgalini eleştiriyor ve Orta Doğu’da kalıcı barış için İslam ve Arap Dünyasının Siyonizme karşı desteklenmesini savunuyordu.

Üçüncü Yol Hareketi, “İnsan Haklarına ve Eşitliğine Aykırı Olmamak Şartıyla”, ger toplumun kendine özgü bir Devlet ve Ekonomi anlayışına sahip olabileceğini ve bunun ABD’nin Büyük Burjuvaziye (Büyük Şirketlere) dayanan Demokrasi anlayışından farklı olabileceğini; Kapitalist Demokrasi dışındaki yönetim biçimlerinin ise ABD’nin kapitalist, siyonist ve sömürgeci egemen sınıfları, Emperyalizm ve Siyonizme karşı bir zafer olacağı değerlendirmesini yapıyorlar.

Anti Kapitalist tavrı ve sömürüye karşı çıkması ise Batı’da bu Harekete karşı büyük bir "Karalama Kampanyası" başlatılmasına yol açtı.

ANTİ LİBERAL NEFRET VE DİRENİŞ


“ Her geçen gün, Politik yelpazenin farklı uçlarında yer alan daha fazla insan… dünya görüşlerinin kesiştiğini farkediyor. Fakirlik ve yoksulluk, küreselleşme ile birlikte, ideoloji farkı gözetmeden, herkesi etkileyen bir faktör. Bu insanlar, küreselleşmeye, yükselen (ve azgınlaşan) kapitalizme ve onun getirdiği fakirleşmeye karşı çıkıyor ve kapitalizmden iğreniyorlar. Şirketler tarafından yok edilmemiş bir çevre, yozlaşmamış bir kültür ve sağlıklı bir kentleşme istiyorlar. Rusallığa daha fazla değer veriyor; hayvanlarında en az insanlar kadar değer taşıdığını düşünüyorlar. Üstelik bu fikirler, geleneksel ve aşırı Amerikan sağını temsil eden Irkçı-Milliyetçi Amerikalılar arasında da yaygınlaşıyor.” Güney Eyaletleri Yoksulluk ve Hukuk Kurumu, “Ne Sağ Ne Sol, Araştırma Raporu (ABD)

SONUÇ

Sonuç olarak, dünyaynın her yerinde, “Enternasyonalist Yeni Dünya Düzeni”ne ve onun “Çalışan Sınıf Karşıtı” tavır ve politikalarına karşı yükselen, küreselleşme ve kapitalizm (Serbest Pazar Ekonomisi) karşıtı güçlü bir dalga var.

Farklı ideolojilerden insanın bir araya gelmesi ise yeni bir İdeolojik senteze yol açıyor. Kapitalizmi (Serbest Piyasa Ekonomisi), Komünizmi, Sosyal Demokrasiyi ve Hitlerci Nasyonal Sosyalizmi reddeden bu akım, sınıfsal, kültürel veya etnik çatışmaların olmadığı bir dünya vaadediyor.

Üçüncü Yol, Küresel Yönetici Sermayeye ve Siyonizme karşı, Çalışan Sınıf için ekonomik, politik ve bireysel özgürlükleri savunuyor; ve Çalışan Sınıfın, bundan yüz yıl önce olduğu gibi, Büyük Sermayenin elinde sadece bir kazanç mazlemesi olarak görülmesine ve sosyal haklarının tırpanlanarak sömürülmesine karşı mücadele ediyor.